Doğadaki Adamlar – Tokat Dağlarında Survivor

Tüm kutadgublog takipçilerine içten sevgilerimizi yolluyoruz ve bir diğer yazımızı sizlerin beğenisine sunuyoruz kardeşlerim. Tatilin son zamanlarına yaklaşırken bize ilaç gibi gelen, adeta duygularımızı yeniden körükleyen bu kamp anımızı sizlerle paylaşacağız.

Sons of ANArchy…

Yaklaşan okul döneminin vermiş olduğu psikolojik baskıdan sıyrılmak isteyişimiz bizi doğaya sürükledi. Beş arkadaş çıktık yollara. Olayın biraz teknik özelliklerinden bahsedecek olursak; vasıtamız olmadığı için araba kiralama yolunu tercih ettik. Kiralamayı Avis şirketinden 15 tl mini kasko bedeli dahil toplam 140 tl’ye Fiat 500L  kiraladık. Rotamız ise ilk olarak Ballıca mağarasını ziyaret etmek sonrasında ise Tokat yakınlarındaki bir göl kenarına kamp atmaktı. Fakat mağarayı gezdikten sonra mağara çevresini çok beğenmemiz bizi burada kamp atmaya sürükledi. Ağacın ve yeşilliğin bol olduğu güvenli bir bölgeydi. Ulaşım ve diğer sebeplerden dolayı kamp yapacağımız alana geldiğimizde hava karamaya başlamıştı. Havanın kararması odun toplamamızı zorlaştırır diye düşünüyorduk fakat gecenin ilerleyen saatlerinde bile rahatlıkla yakacak odun toplayabildik. Faruk kardeşimiz hemen ateşi ve semaveri yaktı. Çok yıldızlı otelimizin büyüleyen manzarasını izlerken yanan odun sesleri, içinize çektiğiniz temiz hava, güzel dostlarla sohbet kesinlikle şu hayattaki yaşayabileceğiniz en güzel anlardan.

Karanlıkta oduna giderken ayılara karşı aldığımız “de ha” önlemi ve hayalimizdeki sonucu…

Ateşin başında oturduğumuz zamanlarda hava gayet güzeldi. Saat 23:00 gibi çadırlarımıza çekilip uyuma kararı aldık. Erken yatmamızın sebebi, erken kalkıp hem güneşin doğuşunu seyretmek hem de sabahın serin ve temiz saatlerinde dağ yürüyüşü yapmaktı. Tabi ki uyumamız saat 01:00’i falan buldu. Ama yine de sabah 05:00’da uyandık. Gece inanılmaz bir soğuk vardı kardeşlerim. Soğuktan uyananlar bile olmuş hatta. Soğuktan dolayı uyanır uyanmaz ateş yakmak zorunda kaldık. Biraz ısındıktan sonra mükemmel doğanın içinde yürüyüşe başladık. Yürüyüşü tamamladıktan sonra dönüş zamanı yaklaştığı için eşyalarımızı toplamaya başladık. Dönüşte gezmek istediğimiz bir kaç yer vardı fakat Tokat, günü bizim kadar hızlı yaşamadığı için hiçbir yer açık değildi. Biz de dönüş yoluna koyulduk.

Herkes yanında kek ve poğaça türü şeyler getirdiği için artık farklı yiyecekler istiyorduk. Fakat yolların vazgeçilmez diyaloğu “Şurada duralım mı?-İleride daha güzeli vardır.-Burası?-Hele devam et bakalım.” diye diye Sivas’a geldik kardeşlerim.

Velhasıl sizlerle ömür boyu unutamayacağımız bir gezi daha ekledik seyir defterimize. Her doğa gezisi yazısında olduğu gibi doğayı sevin ve onunla vakit geçirin diye size bir hatırlatmada bulunuyor ve bir yazının daha sonuna geliyoruz. Başka bir yazıda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir