Başlığa “Tahsin Müdür(Behzat Ç.)” de ekleyelim, O da var Ayrıca bizi de Rakım Efendi’nin yanına koydum, aslında hiç başlamadan biter oyun da neyse hadi devam edelim
İlk tiyatro yazımı yazıyorum, tamamen acemi bir yazı olacağını söylemek istiyorum en baştan, çünkü sinemaya gitmediğim gibi tiyatroya da gitmiyorum. Bu konuda kendime çok kızıyorum, her defasında tiyatroyu takip etme kararı alıp uygulayamıyorum. Bir de buraya yazarak karar vereyim, belki faydası olur düzenli takip ederim tiyatroyu Ha bu arada yazı tiyatro eleştirisi falan olmayacak, öyle günlük gibi
Önce Gizem’den bahsedeyim, O’nu tanıyın… Birlikteyken dolu dolu vakit geçirdiğimiz, güldüğümüz, eğlendiğimiz ve defalarca dünyayı kurtarma hayalleri kurduğumuz günlerin kahramanı; bir arkadaş, bir dost, bir kardeş…(Burada bu kadar betimleme yeter hem değerli şeyler her yerde konuşulmaz, özü bizde kalsın )
Geçen hafta ders arasında bir arkadaşım tiyatroya gittiğinden bahsedince “ulan bee, ben de gideyim bir ara” diyorum, iki gün sonra telefonuma mesaj geliyor “Salı günü tiyatroya gidiyoruz, itiraz istemiyorum.” ve mesajlaşma devam ediyor gideceğimiz oyun, ders arasında konuştuğumuz çocuğun gittiği oyun..
6 Aralık 2016 Salı, Saat 18.57 (Dakika hassasiyetim )
Sıhhiye köprüsünün banliyö çıkışındaki merdivenlerde buluşuyoruz. Yürüyerek tiyatroya gidiyoruz, tiyatro Ulus’ta Gençlik Parkı’nın karşısında.
Tiyatronun önündeyiz, başlamasına yaklaşık 40 dakika var. Öndeki banklardan birine oturduk, “ne var ne yok” sohbetlerini yapa duralım biz; ben de o arada size tiyatro biletlerinden bahsedeyim. Biletler 4 TL imiş ve internet üzerinden alabiliyorsunuz, işte bu sayfadan: Devlet Tiyatroları
Salona girmeden önce, internet üzerinden almış olduğumuz biletin çıktısını buradan aldık. Salona izleyici alımları oyundan 15 dk önce başladığı için, tiyatro binasının giriş katında vakit geçirdik. Bina iç yapısıyla Ankara’da görebileceğiniz farklı binalardan.
Kısa bekleyişten sonra içerisi kalabalıklaşıyor ve salona giriyoruz yavaş yavaş…
Oyun başlıyor… Felatun Bey ile Rakım Efendi…
Daha önce kitabını okumamıştım, nasıl bir oyun olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Işıklar kapandı, oyun başladı. Tiyatro’nun neyi anlatılır bilmiyorum, yüzeysel konuşup bitireyim.
Rakım Efendi, şark medeniyetinden biri; Felatun Bey ise garb medeniyetine tabi olmak için çabalayan bir beyefendi ve ayrıca çevresindekileri de alafranga yapmak istiyor. Ha bakın bir de Mr. Ziklas var, şanslıyız ki bu rolü canlandıran kişi Behzat Ç.’nin Tahsin karakterini oynayan Eray Eserol idi. Bu durumu farkettikten sonra, sesini her duyduğumda aklıma Behzat Ç.’den sahneler gelmiş olsa da oyundan kopmadan izleyebildim Oyunda batılılaşırken yapılan hataları Eflatun bey üzerinden anlatılırken bir yandan da Rakım Efendi ile özümüz anlatıldı. Kastamonulu karakterimiz Mehmet ise konuşması ve hareketleriyle sanırım yazarın arzuladığı tip, en azından samimi ortamlarda benim arzuladığım tip oyun beklediğimden uzun sürdü, bazen kısa kısa sıkıldığım oldu açıkçası ama daha çok eğlendim. Oyuncular gerçekten usta oyunculardı, tiplemeler, mimikler, ses tonu her biri ayrı ayrı dikkatimi çekti, çok başarılılardı. Oyuncuların bu başarılarını seyirciler karşılıksız bırakmadı ve oyun sonunda uzun süre hatta kimisi ayakta alkışladılar.
Umarım çok sevdiğiniz bir arkadaşınızla tiyatroya gitme şansınız olur. Ben kendi arkadaşım Gizem’e buradan bir kez daha teşekkür ediyorum beni böyle bir etkinliğe dahil ettiği için. Ayrıca
…yegane farkı, birinde hesaplar ayrı ayrı ödenip aynı eve gidilirken ikincisinde hesabı tek kişi ödeyip ayrı evlere gidilecek olmasıdır.
alıntısını yaparak ikimizi Rakım Efendi’nin yanına neden koyduğumuzu söylemiş olayım.