14.08.2016 SİVDAK ile Sivas Yıldız Dağı Zirve Tırmanışı

Öncelikle bütün değerli kutadgublog takipçilerimize içten sevgilerimi sunuyor ve kalbinize dokunmasını umut ettiğim selamlarımı sunuyorum. Müsaadenizle baştan sona her anı güzel olan pazar aktivitemi sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Abiniz kampa gider” adlı olmazsa olmaz snap. (Giderken çöpü at arka fonu ile)

Cumartesi günü saat 18:00 sularında babamla beraber evden çıkış yaptık. Çantalar hazırlanıp evden çıkıldıktan sonra eniştemi de alıp yıldız dağına doğru yola çıktık.

-Çantamda neler vardı?

Sivas merkezde son zamanlarda gündüzleri epey sıcak geceleri de bir o kadar soğuk olduğundan dağın çok soğuk olacağını düşünüyorduk. Bunun yanı sıra batıda devam eden yoğun yağışlar dağda bize merhaba diyebilirdi. Bu nedenle kışlık mont, yağmurluk, şapka, eldiven hatta kayak gözlüğü bile götürdük. Havanın soğuk olduğunu, montların işe yaradığını söyleyebiliriz fakat eldiven, kayak gözlüğü Okumaya Devam Et

Gezegenler ve İbadet

1937 senesinde, üzerinde “TC. Meksiko Elçiliği” yazılı bir rapor geliyor Türkiye’ye. Tahsin Mayatepek tarafından Atatürk’e yazılmıştır, Mayatepek bu raporu şaşkınlıkla tanık olduğu olayları bildirmek için kaleme almıştır.

Mayatepek 1934 senesinde Atatürk tarafından Meksika’daki Maya, Aztek vb. uygarlıklar hakkında araştırma yapmak üzere görevlendirilir. Burada 3 sene boyunca araştırmalar yapar ve toplam 14 rapor ile bu araştırmaları Atatürk’e ve Türk Tarih Kurumu’na bildirilir ancak daha sonra bu raporların birçoğu kaybolmuş, günümüze kadar sadece son rapor gelebilmiş. Bu raporda Mayatepek Meksika’da gözlemlediği dini ritüellerden bahsediyor. Yazı bittikten sonra rapora ulaşmak isteyenler Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nden “A:IV-17-d, D: 71, F: 31-40” numara kaydıyla sorgulama yapabilirler. İşte bu ilgi çekici raporda yazılanlardan alıntı yaparak din – gezegen etkisinden bahsedeceğim.

  • GÜNEŞ AYİNLERİ

Fotoğraflarda görülen yuvarlak şekiller güneşi temsil eden tahta işleme. Sağ fotoğrafta Okumaya Devam Et

Uzaya Neden Çıkamıyoruz ve Çocuk Eğitimi

Bir önceki yazı çocuk yetiştirmede yapılan hatalar üzerineydi, Burhan’ın bu yazısını okuduğumda aklıma Sunay Akın’ın Ay Hırsızı adlı kitabı geldi. Çocuk eğitiminin önemini ilginç uzay hikayeleriyle iç içe vererek okuyucunun merakını cezbediyor. Okuma tavsiyesini, kitaptan yaptığım alıntıların vereceğine inandığım için kendim dile getirmiyorum.

Önce kitapta geçen bir hikayeyle başlayalım : Ay’a İlk İnsanı Biz Gizledik

Bilime, sanata değer verilmeyen bir ülkenin vatandaşı olan Ali Ateş, çocukluğunda oyuncak uçan dairesine bakarak Ay’a giden ilk Türk  olmanın hayalini kursa da, 2000’li yılların  İstanbul’unda, bir okul servisinin direksiyonu başında sürdürür hayatını. Oysa, babaannesi Ayşe Hanım torununun hayali kırılmasın, düşleri tozlanmasın diye oyuncak uçan daireye kılıf bile dikmiştir. Gökyüzünün derinliklerine doğru yol alan bir oyuncak olduğu için, Ayşe Hanım, kılıfa özellikle mavi renkli  bir kumaş seçmiş, üstüne de yıldız işlemeyi  ihmal etmemiştir.

Ali Ateş’in çocukluğu 1960’lı yıllarda geçiyor, her gece bir evin ışıkları birkaç dakika kapanmaktadır. Odanın tavanına yansıyan ve hareket eden rengarenk ışıklarıyla bir uçan daire vardır odada.  Okumaya Devam Et

Türkiye’de çocuk yetiştirmede yapılan hatalar

Üzülerek ve şikâyet ederek ülkemizin sahip olduğu cahil insan sayısından aşırı rahatsız olduğum şu günlerde, sorunun ana sebebini bulmak ve çözmek için yapmaya karar verdiğim gözlemimi kısmen de olsa tamamladığımı düşünüp bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim değerli kutadgublog takipçileri.

Kısa süreliğine yaptığım gözlem ve düşünme periyodundan sonra-asıl düşündüğüm konu ülkenin neden geri olduğu-sorunun büyük bir kısmının yetiştirilmede yapılan hatalardan kaynaklı olduğunu saptadım. Yani bu yanlışlarla dolu yetiştirilme tarzından sonra ortaya çıkan insan(!) modeli pek de şaşırtıcı değil esasen. Elbette bu didaktik yazım tüm Türkiye’yi kapsamıyor. Ama oran vermem gerekirse %70’lere varan çoğunlukta bir kesimi kastettiğimi söyleyebilirim. Şimdi dilerseniz çocukların yanlış yetiştirilmesinde rol oynayan ebeveynlerin hataları üzerinde duralım. Okumaya Devam Et

“El alem ne der?” Yargısı

Elimde Artur Şopenaur ( ) beyefendinin kitabı var, Kitabın ismi: “Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar”.

Yazar Artur, ihtiyarlayınca diyorki “ulan neler yaşadık be, şu yaşadıklarımdan aldığım dersleri not edeyim de benden sonrakilere faydam olsun” tabi o zamanlar TRT yok ki Leyla ile Mecnun dizisi çıkacak da, bizimki gelip “ben çok şey yaşadım, şu dede karakterinin öğüt diyaloglarını bana verin” diyecek de, zaten Türkçe de bilmiyor  neyse en son klasik “söz uçar, yazı kalır” diyor ve alıyor eline kalemi. Okumaya Devam Et