Piri Reis’in Uzaya Giden Gemisi…

Sunay AKIN’ın Ay Hırsızı kitabını okuyun tavsiyesiyle başlamak istiyorum, o kadar güzel hikayeler var ki; iki farklı olayın nasıl aynı kaderi paylaştığını okuyunca şaşırıp sürükleniyorsunuz farkında olmadan…

Piri Reis’in Haritasının Şifresi!..

Topkapı Sarayı’nı müzeye dönüştürme çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettiği 1929 yılında, Ethem Eldem, Harem Dairesi’ne geçerken, bekçiler ve birkaç işçi yemek yedikleri masaya davet ederler, müze müdürünü. Ethem Eldem, tam teşekkür ederek uzaklaşmaktadır ki, gözü masaya serilen ve üstünde yiyeceklerin bulunduğu beze takılır. Birkaç adım atıp dikkatlice baktığında, gördüklerine inanamaz. Bu bir haritadır!… Şaşkınlık ve kızgınlıkla bağırır: ”Kaldırın derhal yiyecekleri…” İşte, Piri Reis’in ünlü haritası böyle bulunur!

Piri Reis’in Amerika haritası resimler ve ”tahin helvası yağı”yla doludur! Elimizde bulunan, haritanın beşte birlik kısmıdır. Ünlü haritanın beşte dördü kayıptır. Hepimiz görmüşüzdür; bizde geçici olarak kurulan sofralarda, üstünde ekmeğin, peynirin, domatesin, helvanın yenildiği bez ya da kâğıt yemek sonrası atıklarla birlikte bohça yapılarak Okumaya Devam Et

“Into The Wild” – Sınır Kapısından Atlayamadık (Karadeniz Gezisi)

29 Ağustos Salı günü için Sivas – Batum otobüs bileti almıştık, ilk defa yurt dışına çıkacaktık, benim heyecanım yurt dışına çıkmaktan çok sınır kapısının atmosferinden kaynaklanıyordu 🙂 Filmlerdeki gibi hayal ediyordum, çöl falan askerler var (hiç alakası yokmuş) 😀  Her neyse, 17 saatlik bir yolculuktan sonra Çarşamba günü sabah 6.30 gibi sınır kapısına vardık, çok az bir kalabalık vardı, işlemler için içeri girdik ancak hüzünlü son 🙁 tatil başlamadan bitmişti, izin vermediler. Türkiye’deki OHAL sebebiyle yeşil pasaportu olan birey, kimlik ile giriş yapacak olsa dahi bağlı olduğu kurumdan izin almak zorundaymış… Elbette çıktıktan sonra sövüşler, sayışlar 😀

https://youtu.be/yB1zEoFIGt8

Nidek, hadi Karadeniz’i gezek!

Bindik dolmuşa, en yakın doğa güzelliğine gitmek için otostop çekebileceğimiz ideal bir yolda indik. Okumaya Devam Et

“Efendisiz Halklar – Bir Anarşi Antropolojisi”

Bu sene okuduğum, çoğu zaman sıkıcı olduğu için fazla vaktimi alan ama bitişe doğru biraz daha beklentimi karşılayan bir kitabın beğendiğim kısımlarını paylaşacağım. Öncesinde kitap hakkında konuşmak istiyorum.

Kitabı “Anarşist Felsefe” hakkında bilgim olması için sözlüklerdeki tavsiyelere bakarak almıştım, anarşizm üzerine teorik dayanaklar ve toplumsal örnekler okuyacağımı düşünmüştüm; ancak kitabın çoğunda “Avcı Toplayıcılar Arasında Anarşi”, “Anarşist Bahçıvanlar” gibi alt başlıklara sahip olan temel başlıklar içerisinde ilkel toplulukların yaşam biçimi anlatılmış, ardından bu yaşam biçiminin anarşizme yakın olan tarafı ele alınmış. Daha önce adını, varlığını bilmediğimiz bir toplumun pek de ilgi çekmeyen yaşam biçimini okumak biraz sıkıcı oluyor, ancak elbette yeni şeyler öğreniyorsunuz. “Modern Dünyada Anarşi” başlığını okuduktan sonra kitap eğlenceli olmaya başlıyor -yani benim için öyle-, beklentilerimi kısmen karşılar hale geliyor. Belki de kitabın içeriğinin neden böyle olduğunu yıllar sonra başka kitapları da okuduktan sonra anlayacağım 🙂

20170818_233212

Altını çizdiğim kısımlara göz atmak isterseniz Okumaya Devam Et

“Into The Wild” Türkiye – İzmir

16.06.16

Ilıca sahilinde uyandık. Alaçatı’ya yürüdük, buradaki sokaklar ve evlerin yapısı estetik, göze hitap ediyor. Burada biraz vakit geçirdikten sonra çantaların tamiri ve dinlenme için Bornova’ya geçtik.

Alaçatı için Notlar:

  • İşletmeler olması gerkekenden çok daha pahalı. Bunun sebebi kira ve vergi gibi giderlerin fazla olması olabilir. Bu sebeple yiyecek ihtiyacı için yanınıza bir şeyler almanız daha iyi olacaktır.
  • Sanırım estetik görüntüyü bozmamak için işletme camlarına fiyat içeren herhangi bir yazı yazmamışlar, ben iyi niyetli düşündüğüm için bunu görüntü kirliliği ile bağdaştırıyorum ancak böyle değilse muhtemelen pahalı 🙂 İşletmelerin çoğu da küresel marka olan işletmelerdi.

17.06.16

Kalemlik Kamp Alanı için hazırlık yapmıştık ancak, telefon ile yetkili kişiye ulaştığımızda bizlere söylediği fiyat tablosunun abartılmış olması, Okumaya Devam Et

Büyük Cesur Adımımız: Şirketimiz!

Uzunca bir aradan sonra uykunun tutmadığı bu gecede sizlerle bir yazı paylaşmak istedim çok değerli KutadguBlog takipçileri. Evet yazı yazmayalı bayağı bir süre oldu zira (burada bahaneler diziliyor) yazıyı yazma amacımdan da anlaşıldığı üzere bir girişim yaptık ve artık bir şirketimiz var . Dolayısıyla yoğun bir meşguliyet içerisindeydik diyerek affınıza sığınıyoruz. Peki ne şirketi kurduk? Ne yapıyoruz?

Tabi ki öncelikle bir işyeri açmanın, bir girişim yapmanın, kendi işinin başındayken para kazanmaya çalışmanın verdiği hissiyat gerçekten de çok ilginçmiş. Ben bunu her yerde “yeni çocuğu olmuş anne” benzetmesi ile tanımlıyorum. Çünkü gerçekten şu an bile yazdığım yazının içeriği bende çok farklı mutluluklar yaşatıyor.

Ne yapıyoruz sorusuna gelecek olursak şirketimiz, Brosoft adında bir yazılım-bilişim şirketi. Piyasanın ihtiyaçlarını belirliyoruz ve bu ihtiyaç ve talepler doğrultusunda programlar ve donanımsal aygıtlar geliştiriyoruz. İş olarak fazla detay vermek istemiyorum çünkü sürekli iş konuşan bir ekip olarak çevremizdekileri rahatsız ettiğimizin farkındayız . Zaten ofisimize ait gerekli medya dosyaları için ayrı bir gönderi hazırlamayı düşünüyoruz. Şimdilik bilgi kısmı bu kadar olsun.

  Piyasaya dair ilk gözlemlerim;

Daha öncesinde yapacağım mesleği seçme hususunda çok kez karar değiştirmiş birisi olarak, bu alınan kararlar silsilesinde yönetici olma dönemi, şu an yaptığımız iş ile en alakalı olabilecek dönem diyebilirim. O dönemlerde yönetim alanında kitaplar okur, gittiğim yerlerde firmaları kişileri inceler, yönetici nasıl olmalıdır diye sorular sorardım kendime. Her şey lafta güzel ya tabi sorsanız bütün firmaların hatalarını buluyorum, hepsinin gelirlerini artırıyorum falan. Kafada tabi. Fakat işler şu an ciddiye binince o zamana dair okuduğum, gözlemlediğim ne varsa tecrübesizliğim ve heyecanım karşısında tuzla buz oldu. Tabi ki ilk dönemlere nazaran daha tecrübeliyiz hepimiz. Fakat yine de piyasanın içinde olmak çok farklı.

Diğer husus ise, mühendislik öğrencileri olarak ne kadar vahim durumda olduğumuzu anladık. Okullardan öğrendiğimiz şeylerin gerçek piyasada ne kadar işe yaramaz olduğunu gördük. İşte burada da genç yaşta girişim yapmanın en büyük meyvesini alıyoruz diyebiliriz; neler bilmediğimizi öğrenerek bunları bir an önce öğrenmeye başlamak.  Dediğim gibi piyasanın içinde olmak çok farklı.

Durağanlıktan sıkılan canlarımız sizin de gözlemleriniz altında kendilerine yeni meşgaleler arıyor gördüğünüz gibi. Hepimizin geleceğe dair çok güzel hayalleri var. Hayallerimiz uğrunda çalıştıktan sonra birazcık da cesaret yardımıyla yapamayacağımız hiçbir şey yok.

Hepimizin bir gün hayallerine ulaşması dileğiyle…(aslında opsiyonel bir dilek)

 

Ziyaret etmek isteyenlere web sayfamız: www.brosofttr.com