Uzayın Fotoğrafını Çekmek

Her zamanki gibi bu hafta da okulun sıkıcı “Seminer” dersine girecektim, her hafta biri veya birileri geliyor oturdukları yerde slayt izlettirip gidiyordu bu yüzden girmeyi hiç istemiyordum, ama bu kez konuşmacı ilgimi çekmişti: Tubitak UZAY’dan Egemen İmre… Vay be ilk defa okul ilgimi çekmişti, okulda birileri UZAY diyecekti, şaşırmıştım. Tabi ki hemen koyvermedim kendimi, “ya beklediğim gibi olmazsa” diye bilgisayarımı alıp girdim seminer salonuna, baktım sıkıcı gidiyor, play a game 

Salona girdim, vay be o da neydi… Konuşmacı gezinerek dinleyicilere sorular soruyor, espri yapıyor, o kadar rahat ki. Ulan bu adam dinlenir dedim, kapattım bilgisayarı dinlemeye koyuldum.

Uzay istasyonu gören var mı?” diye soruyor…

Tabi ki herkes boş boş bakıyor, nereden görecektik, “Hiç denediniz mi gözlemlemeyi?” dedi. Hiç denememiştim, o kadar meraklıyım astronomiye, ancak merak edip de uzayı nasıl gözlemlerim diye araştırmamıştım, kızdım kendime. “E nasıl gözlemleyebiliriz ki..” diye düşünürken konuşmacıdan kopmuşum, Okumaya Devam Et

Uzaya Neden Çıkamıyoruz ve Çocuk Eğitimi

Bir önceki yazı çocuk yetiştirmede yapılan hatalar üzerineydi, Burhan’ın bu yazısını okuduğumda aklıma Sunay Akın’ın Ay Hırsızı adlı kitabı geldi. Çocuk eğitiminin önemini ilginç uzay hikayeleriyle iç içe vererek okuyucunun merakını cezbediyor. Okuma tavsiyesini, kitaptan yaptığım alıntıların vereceğine inandığım için kendim dile getirmiyorum.

Önce kitapta geçen bir hikayeyle başlayalım : Ay’a İlk İnsanı Biz Gizledik

Bilime, sanata değer verilmeyen bir ülkenin vatandaşı olan Ali Ateş, çocukluğunda oyuncak uçan dairesine bakarak Ay’a giden ilk Türk  olmanın hayalini kursa da, 2000’li yılların  İstanbul’unda, bir okul servisinin direksiyonu başında sürdürür hayatını. Oysa, babaannesi Ayşe Hanım torununun hayali kırılmasın, düşleri tozlanmasın diye oyuncak uçan daireye kılıf bile dikmiştir. Gökyüzünün derinliklerine doğru yol alan bir oyuncak olduğu için, Ayşe Hanım, kılıfa özellikle mavi renkli  bir kumaş seçmiş, üstüne de yıldız işlemeyi  ihmal etmemiştir.

Ali Ateş’in çocukluğu 1960’lı yıllarda geçiyor, her gece bir evin ışıkları birkaç dakika kapanmaktadır. Odanın tavanına yansıyan ve hareket eden rengarenk ışıklarıyla bir uçan daire vardır odada.  Okumaya Devam Et